geçen hafta sonu
uludağ'a gitmeye niyetlenmiştim. keşiştepe'de herkesin mix tırmandığı yeri çok
merak ediyordum. meteoroloji cumartesi öğleden sonradan itibaren 2000 m. ve
yukarısında 'fırtına' verdiği için etkinlik iptal oldu. gerçi ben
fırtınada da gitmeye razıydım ama otobüs olmayınca birlikte tırmanacak insan da
olmadı.
meltem darlık barajından sırta çıkıyor |
istanbul'da kaldık, bari
yürüyüş yapalım dedik ve darlık barajı bölgesine gittik. darlık barajı
şile-ağva yolu üzerinde. baraj gölünün çevresini dolanan bir patikada yürüyüş
yapacaktık. hava muhteşemdi!!! sanki hiç şiddetli rüzgar ve yağmur uyarısı
yapılmamış gibiydi. hafif bulutlu, hafif serin, muhteşem bir yürüyüş havası
vardı. meteorolojinin istanbul tahmini tutmamıştı.
bu sefer de dört kişilik
küçük ekibimizde malzeme sıkıntısı baş gösterdi. sevgili arkadaşımız hale'nin
babasının ödünç ayakkabıları bizi yolda bıraktı. lafuma ayakkabıların vibram
tabanları ara katmanda bulunan süngerin çürümüş olması nedeniyle ayakkabıdan
ayrıldı. hem de her iki ayakkabıda da!!! bu nedenle ancak iki buçuk saat
kadar yürüdük ve ardından araçlarımıza atlayıp teke'ye gittik. günü
gözleme yiyerek kapattık. zaten de uludağ planlarının yatmış olması yüzünden
pek tadım yoktu.
bu hafta sonu da ılgaz
dağı hayalleri kuruyordum. ama meltem okuldaki öğrencilerini yürüteceği bir
parkur çıkarmak zorundaymış. benden de yardım istedi ve tek boş zamanımız bu
hafta sonuydu. ılgaz'ı iptal ettim. meltem yakın olması nedeniyle paşaköy'de
bir parkur seçmişti.
hava raporları yine çok
kötüden biraz iyiceydi. gök gürültülü sağanak yağış veriyordu tüm gün boyunca
ama öğlen saatlerinde 4 saatlik bir süreçte yağış olmayacak gibiydi. saat 11.00
sularında bulutların arasından güneşi görünce hava tahmininin tutacağını düşünerek
kolları sıvadık. ama ne yazık ki olaylar düşündüğümüz gibi gelişmedi.
lafuma'nın tabanı |
11.45'te parkura girdik.
ilk bir saatin sonunda yaklaşık 100 metrelik tek dik bölümü çıkmıştık. bu arada
elif sırtımdaki çantada uyuyakalmıştı ve bunun verdiği rahatlık ile hiç mola
vermeden yola devam ediyorduk ki yağmurun yaklaştığını gösteren belirtiler
başladı. buna rağmen akşam 17.00'ye kadar ciddi yağış olmayacağını düşünerek
önemsemedik. hata etmişiz.
saat 13.30 sıralarında
başlayan ve sicim gibi yağan yağmurdan dolayı sucuk gibi ıslandık. elif yağmurluğun altındaydı ama
onun da çantanın şekli yüzünden bacakları ıslanıyordu. hafiften de kırıklığı
vardı zaten. meltem'i büyük bir telaş aldı.
şiddetli sağanak yağış
altında, sırtımda elif ile neredeyse koşar adım araca dönmek zorunda kaldık. bu
acele sırasında yürüdüğümüz patikalardan birisinde kestirmeye kaçayım istedim,
o da bizi araçtan biraz uzakça bir yere sürükledi. neyse ki saat 16.00
sıralarında kötü havaya karşın piknik yapmaya gelmiş 3 genç bizi araçlarına
aldı ve arabamızın yanına kadar bıraktı da yağmur altında en az bir
buçuk, iki saatlik, zahmetli yürüyüşten yırtmış olduk.
eve geldiğimizde yaklaşık iki buçuk, üç saat boyunca dere tepe son sürat
sırtımda elif'le koşar adım yol aldığım için her yanım ağrıyordu. omuzlarım
çantanın ağırlığından, bacaklarım koşar adım yokuş yukarı gitmekten harap
olmuştu. resmen meteorolojinin gazabına uğradık.
önümüzdeki hafta sonu
izmir'de, kaynaklar kaya tırmanış şenliği'nde olmayı planlıyorum. umarım yine bir aksilik olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder