17 Eylül 2008 Çarşamba

bir tatlı su kayakçısının ilk eğitimi

deniz kayağını (seakayak) ilk 2003 yılında gökova'da kullanmıştım. sahilde yürürken kayak kiralandığını ve rehberli tur yapıldığını gördüm. televizyonda deniz kayağı yapanları ilk izlediğim andan beri bunu yapmam gerektiğini biliyordum. hemen başvurdum, ama benim yapabileceğim tarihte tüm yerler doluydu. neyse ki ben bir tatil gününde, sabah beşte kumsalda olmayı kabul edince, kazanacakları parayı düşünen işletmeciler de beni ve iki arkadaşımı denize çıkarmayı kabul ettiler. üç yolcu, üç rehber ikişerli olarak üç kayağa yerleştik ve yörede 'azmak' denen, cam gibi berrak ama insanın parmağını sokamayacağı kadar soğuk bir suyu olan derede yolculuk yaptık. uysal bir dere olan azmak'ta seyrederken suyun altındaki yosun ormanlarını, tosbağaları ve gökova'ya özgü evleri kayağın içinden seyrettik. indiğimizde üçümüz de yolculuktan doyumsuz keyif almış, ama kayak kullanmaya ilişkin hiçbir şey öğrenmemiştik.

o günden beri bir deniz kayağı edinme düşleri kurup durdum. ama iki bin YTL'den başlayan fiyatları, barınak sorunu, denize çıkarma ve karaya alma yeri ile ilgili soru işaretleri yüzünden hep öteledim. kaş'ta batık antik şehirlerin üzerinde yapılan bir deniz kayağı turuna katılma planı da hep gündemde olan ama bir türlü sıra gelmeyen bir etkinlik olarak aklımdaydı. hale abla bize "bodeka"dan bahsedene kadar deniz kayağı hep ötelenen bir plan olarak kaldı.

bodeka (boğaziçi deniz kayakçıları kulübü) deniz kayağını birlikte yapmayı seven ve yaygınlaştırmak isteyen insanların bir araya geldiği bir grup. yazın ayda bir eğitim etkinliği düzenliyorlar. eğitim etkinlikleri dışında da deneyim kazanma gezileri ile uzun turlar yapıyorlar.

hale abla bize eğitim etkinliği olduğunu duyurunca, biz de 'kendince serüvenci' arkadaş grubumuzla konuyu paylaştık. ilk tepkiler çok olumsuz oldu: "motorla çekilen bir alete ben binmem" (bu cahil cühela arkadaşımız eskimo kayağı ile su kayağını birbirine karıştırmış, motorla çekileceğimizi sanıyor.) "deniz kayağı kullanmak için eğitime ne gerek var? eğitim almasak olmuyor mu?" (bu kendini bilmez arkadaşımız da olaya tam türk mantığı ile yaklaşıyor. 'bana birşey olmaz'cılardan)




yakın arkadaşlarımızın olaya yaklaşımlarını göz ardı ederek meltem ve ben 10 ağustos'ta poyrazköy'de yapılan bodeka deniz kayağı eğitimine katıldık. eğitim karada malzeme tanıtımı ile başladı ve aşama aşama denizde seyir konusuna kadar geldi. kuramsal eğitimden sonra bir saat kadar denize de çıktık ama bana nasıl yetsin bir saat denize çıkmak? hevesim kursağımda kaldı valla.

katıldığım rafting turlarında sabahtan kısa bir brifing oluyor, ardından hep birlikte nehre iniliyordu. ama kendisine nitelikli üye edinmeyi hedefleyen bir kulüp olan bodeka, teorik eğitimi 'brifing'den daha kapsamlı tutmuştu. iyi güzel ama uygulama gezisinin de aynı biçimde kapsamlı olması gerekmez miydi? gerekirdi bence...

Hiç yorum yok: