- milona'da o kadar çok motosiklet var ki arabaların trafikte ilerlemesi olanaksız. kırmızı ışıkta durunca hemen önüne geçiyorlar. öyle bir iki tane değil, kırmızıda beklerken en az on beş motosikletli birikiyor önünde. ışık yeşile döndüğünde onca motosiklet gidene kadar ilerleyemiyorsun ve sonra ışık yeniden kırmızı oluyor. aynı öykü yeniden başlıyor.
- bebekle motosiklete binemiyorsun ki araba kullanmak zorundayım.
iş için geçen hafta içinde iskenderun'a gittim. bir önceki iskenderun'a gidişimde bana aracı sürücüsüyle birlikte vermişlerdi. ilk kez bu gidişimde iskenderun'da kendim kullandım arabayı. hava güzeldi. yolları bilmiyordum ama buluyordum. ellerim direksiyondayken iskenderun'un yolları ve trafiği bir öncekinden çok farklı göründü bana. arabayı kendim kullanınca yollarda ne kadar çok motosikletli olduğunun ayırdına vardım. her yanda, tıpkı avrupa şehirlerinde olduğu gibi park halinde motosikletler vardı. yollarda da çok vardı. her yandan aniden fırlayabiliyorlardı. gideceğim yerlere hep çok yavaş sürdüm.
işte tam o keşmekeşin içinde bir motosiklet ya da bisiklet şehrinde kendimi hep motosikletin üzerinde düşündüğümün ama buna her zaman olanak olmadığının ayırdına vardım. ayrıca şehrin alt yapısı buna uygun olmadan, motosiklet sürücüleri de trafik kurallarına tam olarak uymadan bir motosiklet şehrinin araba sürücüleri için ne büyük bir eziyet olacağının da ayırdına vardım. korkunçtu.
iskenderun belediye başkanı seçimler yaklaştığı için her yana "ya sev, ya terket" yazdırmış. demokrat partili bir belediye başkanı'nın 'demokrasi' anlayışına bizim kadar şaşırmış olan bütün gazete ve televizyonlar iskenderun'daydı. bu kadar demokrat bir belediye başkanının şehre motosiklet ve bisiklete uygun bir alt yapı oluşturmasını beklemek iyimser bir yaklaşım olur herhalde, değil mi?
(fotoğraf ktapur.sitemynet sitesinden alınmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder