başlangıç noktasında beklerken |
bu sene hollanda ile türkiye arasında diplomatik ilişkilerin
başlamasının 400. yıl dönümüymüş. bisikletsever hollandalılar bunu cumhurbaşkanlığı
bisiklet turuna bir halk sürüşü bölümü eklemek suretiyle kutlamaya karar
vermişler, bence çok da iyi etmişler.
her yıl avrasya maratonuna köprüyü yürüyerek geçmiş olmak
için katılıyorum. zira bence istanbul’un en güzel manzarası köprünün üstünde.
ve her yıl orada bisikletleriyle gelenler, patenleriyle gelenler... oluyor. ve
inanılmaz kalabalık oluyor. bu organizasyonda ise yalnızca bisikletçiler vardı
ve katılım da 1000 kişi ve 18 yaş üstü ile sınırlandırılmıştı.
katılımcıları 18 yaş üstü ile sınırlandırınca ilginç bir
katılımcı profili oluşmuştu: her markadan en pahalı ve en havalı bisikletlerin
üzerinde kelli felli, göbekli insanlar; bisiklet taytlarının içinde artık
kendini salmaya başlamış bedenler, en pahalı bisiklet malzemelerini üzerine
geçirmiş, ağarmış saçlı katılımcılar...
sabah kahvaltımızı kadıköy denizatı restoranın denize bakan
balkonunda yaptık. sonra vapur ile beşiktaş’a geçtik. vapurda herkes elif’in
katılmasına izin verilip verilmeyeceğini soruyordu. bense bu konuda hiç kaygılı
değildim. 18 yaşından küçüktü, evet, ama kendi bisikletiyle gelmemişti. en kötü
ihtimalle sahilde biraz bisiklete biner dönerdik. beni kaygılandıran şey elif’in
ilk kez bineceği bisiklet koltuğunu sevip sevmeyeceği; etkinlik boyunca orada
oturmayı kabul edip etmeyeceğiydi.
beşiktaş iskelesinde ilk kez elif’i oturttuk makam koltuğuna
ve başladık yıldız yokuşunu tırmanmaya. gıkı bile çıkmadı, hatta sevdi kanımca.
tam ona göre: rüzgar esiyor, manzara sürekli değişiyor...
sonunda yahya kemal parkı’na geldik. etkinliğin başlamasına
daha bir saat kadar vardı. elif çimenlerin üzerine kuruldu, biz de katılacağını
bildiğimiz arkadaşlarımıza bakınmaya başladık. aynı zamanda katılım numaralarımızı
ve tişörtlerimizi aldık, eurovizyon hollanda temsilcisinin konserini dinledik,
insanlarla fotoğraf çektirdik.
sonunda profesyoneller önümüzden geçti ve bizim de gitmemize
izin verdiler. tam ben pedallara basmıştım ki elif uyuyakaldı. ne yazık ki
güzel kızım ne bisiklet turu görebildi, ne de boğazdan geçtiğini. bütün yol
boyunca, varana kadar uyudu. açık hava çarpmıştı.
ben, elif uyuyor ve uyurken de başı düşüyor olduğundan fazla
oyalanmadan köprüyü geçip caddebostan’daki bitişe varmayı tercih ettim. bu
yüzden de pek köprünün tadını alamadım. ama sürüş çok keyifliydi.
caddebostan’da ise bizi madalyalar da içeren güzel bir
bitiriş bekliyordu. 3 madalyayı boyunlarımıza takıp meyva sularımızı da
içtikten sonra yeniden kadıköy’e doğru pedal basmaya başladık. akşam 17.00
sularında yine arabamıza ulaşmış ve etkinliği tamamlamıştık. etkinliğin tadı
damağımda kaldı. ailecek bisiklete binmek kesinlikle sık sık yapılması gereken
birşey. umarım bu etkinliği de avrasya maratonu gibi her sene yaparlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder