2 Mayıs 2012 Çarşamba

köprüden bisikletle...


başlangıç noktasında beklerken

bu sene hollanda ile türkiye arasında diplomatik ilişkilerin başlamasının 400. yıl dönümüymüş. bisikletsever hollandalılar bunu cumhurbaşkanlığı bisiklet turuna bir halk sürüşü bölümü eklemek suretiyle kutlamaya karar vermişler, bence çok da iyi etmişler.

her yıl avrasya maratonuna köprüyü yürüyerek geçmiş olmak için katılıyorum. zira bence istanbul’un en güzel manzarası köprünün üstünde. ve her yıl orada bisikletleriyle gelenler, patenleriyle gelenler... oluyor. ve inanılmaz kalabalık oluyor. bu organizasyonda ise yalnızca bisikletçiler vardı ve katılım da 1000 kişi ve 18 yaş üstü ile sınırlandırılmıştı.

katılımcıları 18 yaş üstü ile sınırlandırınca ilginç bir katılımcı profili oluşmuştu: her markadan en pahalı ve en havalı bisikletlerin üzerinde kelli felli, göbekli insanlar; bisiklet taytlarının içinde artık kendini salmaya başlamış bedenler, en pahalı bisiklet malzemelerini üzerine geçirmiş, ağarmış saçlı katılımcılar...

sabah kahvaltımızı kadıköy denizatı restoranın denize bakan balkonunda yaptık. sonra vapur ile beşiktaş’a geçtik. vapurda herkes elif’in katılmasına izin verilip verilmeyeceğini soruyordu. bense bu konuda hiç kaygılı değildim. 18 yaşından küçüktü, evet, ama kendi bisikletiyle gelmemişti. en kötü ihtimalle sahilde biraz bisiklete biner dönerdik. beni kaygılandıran şey elif’in ilk kez bineceği bisiklet koltuğunu sevip sevmeyeceği; etkinlik boyunca orada oturmayı kabul edip etmeyeceğiydi.

beşiktaş iskelesinde ilk kez elif’i oturttuk makam koltuğuna ve başladık yıldız yokuşunu tırmanmaya. gıkı bile çıkmadı, hatta sevdi kanımca. tam ona göre: rüzgar esiyor, manzara sürekli değişiyor...

sonunda yahya kemal parkı’na geldik. etkinliğin başlamasına daha bir saat kadar vardı. elif çimenlerin üzerine kuruldu, biz de katılacağını bildiğimiz arkadaşlarımıza bakınmaya başladık. aynı zamanda katılım numaralarımızı ve tişörtlerimizi aldık, eurovizyon hollanda temsilcisinin konserini dinledik, insanlarla fotoğraf çektirdik.

sonunda profesyoneller önümüzden geçti ve bizim de gitmemize izin verdiler. tam ben pedallara basmıştım ki elif uyuyakaldı. ne yazık ki güzel kızım ne bisiklet turu görebildi, ne de boğazdan geçtiğini. bütün yol boyunca, varana kadar uyudu. açık hava çarpmıştı.

ben, elif uyuyor ve uyurken de başı düşüyor olduğundan fazla oyalanmadan köprüyü geçip caddebostan’daki bitişe varmayı tercih ettim. bu yüzden de pek köprünün tadını alamadım. ama sürüş çok keyifliydi.

caddebostan’da ise bizi madalyalar da içeren güzel bir bitiriş bekliyordu. 3 madalyayı boyunlarımıza takıp meyva sularımızı da içtikten sonra yeniden kadıköy’e doğru pedal basmaya başladık. akşam 17.00 sularında yine arabamıza ulaşmış ve etkinliği tamamlamıştık. etkinliğin tadı damağımda kaldı. ailecek bisiklete binmek kesinlikle sık sık yapılması gereken birşey. umarım bu etkinliği de avrasya maratonu gibi her sene yaparlar.

Hiç yorum yok: