11 Haziran 2012 Pazartesi

ılgaz iptal...

383 rakımlı tepe (arabanın yanından)
daha erciyes'e bile gitmeden önce bu hafta sonu aladağlar'a gitmeyi planlamıştım. erciyes dönüşü meltem, mimar sinan'dan arkadaşlarının ılgaz'a gidiyor olduğunu, kendisinin de gitmek istediğini söyledi. çok hasta olduğum için fazla zorlanmayacağım bir yere gitmek bana da iyi gelecekti, kabul ettim. cuma öğlen etkinlik iptal oldu...

kaldım mı öyle ortada!? yola çıkmaya birkaç saat kala iptal geldiğinde insan neye uğradığını şaşırıyor, ne yapacağını bilemiyor. hastalığın halsizliğini tam atamamış, öksürmem tam olarak geçmemiş olmasına karşın ne çok istiyordum ılgaz'a gitmeyi... ne güzeldir ılgaz dağları'nın baharı, yazı... kısmet değilmiş. ama kendimi de öyle bir hazırlamışım ki bu enerjiyi harcamam lazım... hemen alternatif iki günlük planlar üretmeye başladım kafamda: ağva'da kamp ve yürüyüş; geyve'de kamp ve tırmanış; uludağ zirve tırmanışı ve zirve kampı... hiçbirisine meltem'i ikna edemeyince cumartesi yürüyüp pazar da bisiklete bindik.

383 rakımlı tepenin üzerinden gideceğimiz göl (elif uyuyor)
bizim eve arabayla 10 dakikalık mesafede paşaköy'de yürüyoruz bir süredir. başlangıçta zirvesi 383 metre olan bir tepeyi tırmanmak gerekiyor, sonrasında da iki saatlik bir iniş ile 55 metre yükseklikteki ömerli baraj gölünün bir koluna ulaşıyoruz. burayı meltem'le bir kez denemiş ancak yolu bulamamıştık. üstüne üstlük o etkinlikte yağmur bizi epey hırpalamıştı... neyse ki aradan geçen zamanda meltem yolu öğrenmişti.

sabah uzun bir kahvaltıdan sonra yola düştük. 11.30'da yürüyüşe başlamıştık. sıcakta ilk tepeyi tırmanmak benim hastalıktan yeni kalkmış ve 3 haftadır antrenmansız kalmış bedenim için çok zor oldu. sonlara doğru bir yerde neredeyse bırakıp geri dönüyordum ama pes etmedim. sonrasında sürekli iniş olduğunu biliyordum ama bu işin bir de geri dönüşü vardı ve geri dönüş için tek yol yine aynı tepeyi aşmaktı. arabadan indikten sonraki 10 dakika içinde elif uyudu ve bir daha uyandığında neredeyse göle varmıştık. elif sırtımda uyurken biz de meltem ile kazbek planlarımızdan konuştuk...

piknik
ömerli baraj gölünün kenarına ulaştığımızda saat 13.45 gibiydi ve suyumuzun hemen tümünü tüketmiştik. etrafta içilebilir su kaynağı da ne yazık ki yokmuş... güneşin feri kırılıncaya ve elif yeterince eğleninceye kadar göl kenarında bir ağaç gölgesinde oturduk. 15.00'te uzun molamızı bitirip geri dönüş yolunu tuttuk.

dönüşte dik çıkışlar gelişe göre daha kısa ve daha azdı. eğimler biraz daha kaldırılabilirdi. bu arada benim nefesim de biraz olsun açılmıştı. dönüşte (gelişte olduğu gibi ruhumu teslim edeyazmadan) 383 metrelik zirveyi, elif'le birlikte aşıp arabaya ulaştığımızda saat 17.30'du ama hava hala çok sıcaktı ve biz çok yanmıştık... eve geldiğimizde elif yakalamaca oynamak istiyordu, bense yatmaktan başka birşey düşünmüyordum.



Hiç yorum yok: