benim hanım, paris gezimizi garanti altına almak için biletleri türkiye'deyken internetten almıştı. hiç hızlı trene binmemiş bir tatlı su gezgini olarak uçağa benzeyen bu toplu taşıma aracında da "check in" yapmak gerekiyor mu diye sorma gereği duydum. gerekmiyormuş neyse ki.
üç buçuk saatlik bir yolculuğun ardından hollanda ve belçika'yı arkada bırakıp fransa'ya, paris'e vardık. tren yalnızca birkaç büyük şehirde durdu. pek öyle uçak hızında filan değildi ama doksanlı yılların sonunda türkiye'de yaptığım tren yolculuklarına kıyasla oldukça iyiydi. paris'te "gare du nord"a (kuzey tren garına) indik. tren garında metro işaretini bulup bilet gişesine yöneldik. gişenin yanında reklamını gördüğümüz, günboyu sınırsız metro binişi sağlayan biletlerden kalacağımız süre kadar aldık. gişe görevlisi biletlerle birlikte bir de şehir haritası ve metro planı verdi.
böylece amstelveen'de sabah beş otobüsüyle başlayan, amsterdam'da hızlı trenle süren yolculuğumuz, öğlen saatlerinde metro ile otele varışımızın ardından sona erdi. amstelveen'de durağa yürüdüğümüz ve metrodan otele yürüdüğümüz toplam yüz metre yolu saymazsak hiç yürümedik denebilir. otele vardığımızda kendimizi hemen paris sokaklarına atacak gücümüz vardı. paris'te kalınacak otelde aranılması gereken en önemli özelliğin şehrin merkezine yakınlığı değil, metroya yakınlığı olduğunu da böylece anlamış olduk. zaten bütün oteller web sayfalarında bunu açıkça belirtiyor. (biz de daha türkiye'deyken, internet üzerinden, sınırlı bütçemize uygun, metroya yakın bir otel ayarlamıştık. elbette bunu da benim hanım, paris gezisinin iptal olmaması için neredeyse bana sormadan halletti.)
paris'te toplu taşımada metro, hızlı transit sistem (RER), tramvay ve otobüs kullanılıyor. (ayrıntılı bilgi için http://www.ratp.fr/ ) aldığımız bilet bunların hepsinde geçerliydi ama biz en çok metroyu kullandık, çünkü az zamanda çok yer gezmemiz gerekiyordu. zaman kısıtı nedeniyle paris'teki neredeyse tüm yolculuklarımızı yer altında yaptık diyebilirim.
gişe memurunun verdiği harita çok kullanışlıydı. haritada metro hatları farklı renklerle gösterilmiş, hatların bağlantı noktaları belirgin bir biçimde işaretlenmiş, turistik yerler ve hangi duraklardan buraya gidilebileceği haritada gösterilmişti. bağlantıları kullanmak suretiyle tarihi şehrin her yerine metro ile ulaşmak mümkün hale getirilmişti. hatta bir hediyelik eşya dükkanında paris metro haritasının kartpostal olarak satıldığını gördüm. bilmiyorum alan oluyor mu ama metronun da eiffel kulesi gibi paris'in simgelerinden birisi olduğunu daha iyi ne anlatabilir?
bazı metro durakları müze gibi ve bulunduğunuz yeri anlatıyor. örneğin rodin müzesi'ne en yakın durak olan "varenne"de iki tane rodin heykelinin kopyası bulunuyor. bunun gibi "palais royal- musee du louvre" (hükümdar konağı- louvre müzesi) durağında da bir kısım heykel ve louvre sarayı'nın üzerine inşa edildiği başka bir kalenin duvarları görülebiliyor. buna karşın metro istasyonları bizimkilere göre epey eski ve yıpranmış durumda.
metro işe gidiş ve işten çıkış saatlerinde kalabalıktı ama bu saatler dışında rahatsız edici bir kalabalık görmedik. öte yandan en kalabalık saatte bile -hanımla ben hariç- metroya binecekler çıkacak olanları mutlaka bekliyorlardı. metroda yer kapma telaşı gösterdiklerine de pek tanık olmadım. tam tersine boş yer olmasına karşın ayakta yolculuk etmeyi yeğleyenler çoğunluktaydı.
tatili bitirip istanbul'a dönünce, arabaların yolları tamamen kilitlediği saatlerde hep paris'in metrosunu düşünür oldum. ellilerde trene "komünist taşıtı" olduğu için karşı çıkıp bizi arabaya ve karayollarına mahkum eden siyasi düşüncenin ardıllarının şimdilerde her yere "uygar şehirlerin ulaşım aracı" olarak metro ve hızlı tren yapmaya çalışmalarına gülümsemeye çalıştım. pek olmadı...
(ilk resimde hızlı trendeyim. ikinci resim paris metro haritası. üçüncüsü "palais royal- musee du louvre" metro durağı. dördüncü ise rodin müzesinin olduğu "varenne" metro durağı)
2 yorum:
Gezinin metro haricindeki detaylarını da merakla bekliyoruz:)
Özlem Şenol
kominist tasiti oldugu icin degil , turkiye de karayolunun gelisip de otomobil ve yan urunlerini satmak icin yeni bir pazar olusturmak amaciyla yaptiklarini dusunuyorum .
Yorum Gönder