16 Nisan 2012 Pazartesi

meteoroloji

çok şanssız bir sezon açılışı yaptım, umarım devamı iyi olur.
geçen hafta sonu uludağ'a gitmeye niyetlenmiştim. keşiştepe'de herkesin mix tırmandığı yeri çok merak ediyordum. meteoroloji cumartesi öğleden sonradan itibaren 2000 m. ve yukarısında 'fırtına' verdiği için etkinlik iptal oldu. gerçi ben fırtınada da gitmeye razıydım ama otobüs olmayınca birlikte tırmanacak insan da olmadı.
meltem darlık barajından sırta çıkıyor
istanbul'da kaldık, bari yürüyüş yapalım dedik ve darlık barajı bölgesine gittik. darlık barajı şile-ağva yolu üzerinde. baraj gölünün çevresini dolanan bir patikada yürüyüş yapacaktık. hava muhteşemdi!!! sanki hiç şiddetli rüzgar ve yağmur uyarısı yapılmamış gibiydi. hafif bulutlu, hafif serin, muhteşem bir yürüyüş havası vardı. meteorolojinin istanbul tahmini tutmamıştı.
bu sefer de dört kişilik küçük ekibimizde malzeme sıkıntısı baş gösterdi. sevgili arkadaşımız hale'nin babasının ödünç ayakkabıları bizi yolda bıraktı. lafuma ayakkabıların vibram tabanları ara katmanda bulunan süngerin çürümüş olması nedeniyle ayakkabıdan ayrıldı. hem de her iki ayakkabıda da!!! bu nedenle ancak iki buçuk saat kadar yürüdük ve ardından araçlarımıza atlayıp teke'ye gittik. günü gözleme yiyerek kapattık. zaten de uludağ planlarının yatmış olması yüzünden pek tadım yoktu.
bu hafta sonu da ılgaz dağı hayalleri kuruyordum. ama meltem okuldaki öğrencilerini yürüteceği bir parkur çıkarmak zorundaymış. benden de yardım istedi ve tek boş zamanımız bu hafta sonuydu. ılgaz'ı iptal ettim. meltem yakın olması nedeniyle paşaköy'de bir parkur seçmişti.
hava raporları yine çok kötüden biraz iyiceydi. gök gürültülü sağanak yağış veriyordu tüm gün boyunca ama öğlen saatlerinde 4 saatlik bir süreçte yağış olmayacak gibiydi. saat 11.00 sularında bulutların arasından güneşi görünce hava tahmininin tutacağını düşünerek kolları sıvadık. ama ne yazık ki olaylar düşündüğümüz gibi gelişmedi.
lafuma'nın tabanı
11.45'te parkura girdik. ilk bir saatin sonunda yaklaşık 100 metrelik tek dik bölümü çıkmıştık. bu arada elif sırtımdaki çantada uyuyakalmıştı ve bunun verdiği rahatlık ile hiç mola vermeden yola devam ediyorduk ki yağmurun yaklaştığını gösteren belirtiler başladı. buna rağmen akşam 17.00'ye kadar ciddi yağış olmayacağını düşünerek önemsemedik. hata etmişiz.
saat 13.30 sıralarında başlayan ve sicim gibi yağan yağmurdan dolayı sucuk gibi ıslandık. elif yağmurluğun altındaydı ama onun da çantanın şekli yüzünden bacakları ıslanıyordu. hafiften de kırıklığı vardı zaten. meltem'i büyük bir telaş aldı.
şiddetli sağanak yağış altında, sırtımda elif ile neredeyse koşar adım araca dönmek zorunda kaldık. bu acele sırasında yürüdüğümüz patikalardan birisinde kestirmeye kaçayım istedim, o da bizi araçtan biraz uzakça bir yere sürükledi. neyse ki saat 16.00 sıralarında kötü havaya karşın piknik yapmaya gelmiş 3 genç bizi araçlarına aldı ve arabamızın yanına kadar bıraktı da yağmur altında en az bir buçuk, iki saatlik, zahmetli yürüyüşten yırtmış olduk.
eve geldiğimizde yaklaşık iki buçuk, üç saat boyunca dere tepe son sürat sırtımda elif'le koşar adım yol aldığım için her yanım ağrıyordu. omuzlarım çantanın ağırlığından, bacaklarım koşar adım yokuş yukarı gitmekten harap olmuştu. resmen meteorolojinin gazabına uğradık.
önümüzdeki hafta sonu izmir'de, kaynaklar kaya tırmanış şenliği'nde olmayı planlıyorum. umarım yine bir aksilik olmaz.