5 Temmuz 2016 Salı

thassos - 3

adadaki ilk günümüzde farklı bir koya gitmeye karar verdik. ilk seçtiğimiz koy adanın öbür ucundaydı. bize daha yakın olan aliki koyuna gitmeye karar verdik.

aliki çok kalabalık bir koydu. bunda küçücük olmasının da etkisi vardı. yan yana dört restoranın sığabileceği kadar bir koydan bahsediyoruz. hemen herkesin Türk olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

bir yunan adasında ilk defa şemsiye ve şezlong için bizden para istediler. kişi 5 EURO ödedik.

kumsal küçük ve denizin ilk bölümleri taşlık. ama sonrası muhteşem, turkuaz bir deniz. zaten az açıkta demirlemiş yatlardan burasının ne kadar ünlü olduğu hemen anlaşılıyor. kumsal genel rüzgarın tersi yönde olduğundan deniz düzgündü. elif bütün gün sudan neredeyse hiç çıkmadı. arada bizim zorlamamızla...

yemek ve içki işini koala cafe'de hallettik. ama ilk defa pek memnun kalmadık. ev yemeği bulamadığımız için olacak. diğer restoranları da deneme fırsatımız olmadı. güneş yakıcı olduğundan akşam yemeği saatine doğru otele dönmeye karar verdik.

buraya gelenlerin görmesi gereken bir yer olduğu kesin. ama kafa dinleme yeri olmadığı da kesin... aliki'yi kalmak için seçecekseniz hareket ve eğlence arıyor olmalısınız...

söylemeyi unuttum. adadaki her ev aynı zamanda pansiyon olarak işletiliyor. o yüzden önceden ayarlamasak bile -sanıyorum- kalma sıkıntısı olmazdı. çok lüks otellerin yanı sıra bir sürü apart otel, pansiyon, üç yıldız otel vb. var. biz çocuklarla riske giremezdik. ama değişik koylarda kalmak isteyenler için ideal...


thassos - 2

otelimizin kahvaltısı da odası kadar güzeldi. ama otelde en sevdiğim şey odaların üst üste olmaması, çocukların koşup oynayabileceği güvenli yeşil alan olmasıydı.

thassos ile ilgili yazılarda keramoti'den hiç bahsedilmemesi büyük haksızlık. keramoti de muhteşem bir yer. görsel olarak baktığınızda biraz iztuzu kumsalı'nı andırıyor. kumluk bir burun. ortada oteller ve restoranlar dizilmiş. her iki yandan da denize girilebiliyor. ama insanlar çoğunlukla limanın olmadığı, thassos adasının olduğu tarafta giriyordu.

keramoti'ye tatile gelip thassos'a da bir iki günlüğüne geçsek olurmuş. ayvalık'a tatile gelip midilli'ye geçmek gibi olurdu. bir dahaki seferde böyle yapacağız.

kahvaltı sonrası biraz dinlendik. sınırı geçmek bizi epey yormuştu. thassos'ta ayarladığımız otelin girişi saat 14.00 olduğu için de acele etmedik ve 11.45 vapuruna bindik.

hemen her yarım saatte bir vapur var. ada da yakın zaten. keramoti'den görüş mesafesinde. vapur yolculuğu yaklaşık 45 dakika sürdü. 25 EURO araç için ve 3 EURO da insanlar için aldılar. vapur oldukça büyüktü. vapur tam vaktinde kalkmadı. bir süre dolmasını bekledik. biz de arabanın içinde geç kalmayalım diye boş yere panik olduk.

meltem'in internetten rastgele seçtiği diamond otel (üç yıldız) limenaria'daymış. yani adanın en güneyinde. oysa meltem limanın olduğu limenas'taki bir oteli ayarladığını düşünüyormuş. limanda vapurda indikten sonra limenaria tabelası 43 km. gösterdi. adanın tek yolu, adayı çepeçevre sahilden dolanıyor. bütün yerleşim yerleri de bu yol üzerinde zaten. yaklaşık bir saatlik yolculuğun sonunda otelimizi bulduk.

yolculuğun ilk günü yorgunluğun verdiği şansla bulduğumuz muhteşem katerina otelinden sonra gerçekten üç yıldız oteli olan diamond bir miktar hayal kırıklığı oldu. deniz kenarında olmadığı gibi ekstra lüksleri de epey az... ama moralimizi bozmadık. en azından temiz. zaten buraya otele gelmedik. denize ve deniz mahsüllerine geldik...

yerleştikten sonra limenaria kumsalına inip yemek yedik. yunan halk müziği çalan, yunan yemekleri yapan restoranımız makul fiyatlıydı aynı zamanda. yemekler de her yerde olduğu gibi muhteşemdi. bu tatilin ilk kalamarını yemesek olmayacaktı...

limenaria'nın kumsalı iri taneli kum ve küçük taş karışımıydı. güzeldi. öğlen ve akşam yemeklerini de restoranda yiyip yorgun bedenlerimizi yatağa zor attık.


Thassos - 1

"erken kalkmaya gerek yok. uyanınca yola çıkarız" dediğim an ne kadar büyük bir hata yaptığımın farkında değildim. bizim evde normal kalkış saati 06.30'dur. bu saatte herkes ayaktadır. daha erken kalkmaya gerek var mı? varmış işte arkadaş...

evden 07.30'da çıktık. tekirdağ köftecilerinde verdiğimiz yaklaşık 45 dakika mola da dahil üç buçuk saatte sınıra vardık. ama sınırın yunan tarafında sistem çok ağır işliyormuş. sıra bekleyen tırları gördüğümüzde ipsala sınır kapısına daha yaklaşık 10 km. vardı. araba kuyruğuna girdiğimizde ise daha sınıra 3-3,5 km. kadar vardı.

yunan gümrüğünü geçip yeniden boş yolları gördüğümüzde aradan tam 8 (yazıyla sekiz) saat geçmişti. çocuklar olmasa buraya motorlarla gelirdik. o zaman da hiç sıra beklemeden geçerdik. ne bilelim... bloglardaki yazılarda 10 dakikada geçtikleri yazıyordu. çocuklar asıl eziyet çekti 40 derece sıcakta.

neyse ki sonrasında yollar bomboştu. yunanistan'da hız limiti 130 km imiş. hız sınırını geçmeyecek en yüksek hızla keramoti'ye geldik. buraya gelmek isteyenler yol tabelalarında kavala'yı görene kadar hiçbir yere dönmeden gelecekler. keramoti kavala'dan önceki son çıkışlardan. keramoti kavşağına kadar bölünmüş yol olduğundan yaklaşık 2 saatte buraya geldik. neyse ki çocuklar bu bölümde uyudular.

keramoti'ye vardığımızda güneş batmak üzereydi. burada otel ayarlamamıştık. ama çok şanslıydık.  hotel katerina adında bir yerde bize göre bir oda bulduk. iki yatak odası, salonu, mutfağı, iki banyosu olan ve neredeyse tüm odalarda televizyon olan bir odaya (kahvaltı dahil) 80 EURO ödedik. kesinlikle muhteşemdi.

akşam yemeğini de otelin hemen yanındaki akropolis grill adlı tavernada yedik. uyku saatimiz çoktan geldiği için hafif bir yemek yedik. dolma, tavuk, yunan salatası ve cacıki. içeceklerle birlikte 32 EURO hesap ödedik. makul sayılır. ancak diğer masalara giden ahtapot, kalamar vb. deniz ürünlerinde de fena halde gözüm kaldı.