23 Nisan 2010 Cuma

aytepe ogzala çiftliği

23 nisan cuma'ya gelip üç günlük tatil oluşunca ne yapacağımıza karar vermek çok zor oldu. küçük kızımız elif, doğumundan sonraki ilk günlerde "zatürre" teşhisiyle dört gün hastanede yattığından beri meltem elif'in üzerine titriyor. yeniden üşütmemek için ne gerekirse yapıyor.

buna karşın, hareketsiz geçen bunca zamandan sonra, meltem ricalarımı kırmadı. yakın bir yerlerde, ısıtmalı bir yerlerde kalmaya ikna oldu. iki buçuk aylık kızımıza uygun ve bizim de biraz doğaya çıkabileceğimiz bir yer bulmak için araştırırken hale "ogzala çiftliği"ni önerdi. internetten araştırdık, hem yakındı, hem de elif'in ihtiyacı olan standartları sağlıyordu. http://www.ogzala.com/ogzalaciftligi/ogzalaciftligi.htm

kocaeli yuvacık barajının 10 km. kadar güneyinde, aytepe'ye çok yakın bir konumda, manzaraya hakim bir tepede kurulmuş olan pansiyonun işletmeciliğini ogzala tur'un sahibi erhan bey ve eşi münevver hanım, 7 yaşındaki kızları tenda ile birlikte yapıyor.

sabah erken uyanıp toplanmaya başladık ve saat onda yola çıktık. yaklaşık iki saatte neredeyse menzile varmıştık. gerçi otobanda biraz hızlı gittim ama otobandan çıkıp ormanların içine girdiğimizde hızımı saatte yirmi kilometreye kadar düşürüp manzaranın ve ormanın keyfini çıkardım.

öğlen yemeğini ogzala çiftliğine altı kilometre kala yol üzerindeki bir alabalık çiftliğinde, dere kenarında yaptık. elif yol boyunca uyudu. alabalık çiftliğine geldiğimizde uyandı. yemekten sonra bir çaydanlık çay içip biraz daha dere kenarında keyif yapmamıza da izin verdi. (alabalık çiftliğinde köfte ve kaşarlı mantar yedik, ayran içtik. bütün bu zaman için toplam 30 TL ödedik.) sonra yönümüzü ogzala çiftliğine çevirdik. ogzala çiftliğini biraz aramamız gerekti ama en gerekli yerlerde yönlendirme tabelaları vardı. ogzala çiftliğine vardığımızda saat 15.30'du.

hızla hazırlanıp yürüyüşe çıktık. elif ilk doğa yürüyüşünü yapacaktı. küçük kızımın iki buçuk aylık yaşantısının ihtimal ki en hareketli günü oluyordu. ilk anda kanguruyu biraz yadırgadı ama çabuk alıştı. rehberimiz tenda ile birlikte yakın yerlerde bir buçuk saatlik bir yürüyüş yaptık. elif yürüyüşün çoğunu uyuyarak geçirdi, biz doğanın uyanışının keyfini sürerken elif hanım temiz havanın tadını çıkardı.

ogzala'ya döndüğümüzde akşam çayı saatiydi. meltem elif'i emzirirken ben de pansiyonun önünde ogzala'nın sahibi erhan beyin öyküsünü dinledim. türkiye'de türkler için ilk doğa sporları şirketini kurmuş, halen de hararetli projeler üzerinde çalışıyor. özellikle fotoğraf üzerine projelerini paylaştı benimle. akşam yemeğini pansiyonda bulunan herkes, bir masanın çevresinde yedi.

meltem yarın menekşe yaylasına gitmenin planlarını kuruyor. bugünlerde yaylanın her tarafı menekşelerle kaplı oluyormuş. ama planları artık elif hanım yapıyor. bakalım...

2 yorum:

kerem dedi ki...

Hay maasallha Elif'cige! Biraz daha buyutun de Sivrihisar, Karakaya, Geyikbayiri vs. de gormeye baslasin. :)

Bu arada o Erhan Bey ile vaktiyle Takoz'a reklam gorusmesi yapmistim. Bi sayida cikmisti reklamlari.

özgür avukat dedi ki...

aslında siz sivri'ye gidiyorken biz de mi gitsek diye çok konuştuk kendi aramızda ama elif'in çadırda kalması için çok erken :)