23 Kasım 2009 Pazartesi

bir tatlı su gezgininin avrupalının okuma sevdası üzerine görüşleri

öğlen yemeğinde bayramı almanya'da geçirmiş bir arkadaşla beraberdik:

- almanlar, her yerde okuyordu valla. metroda bir durak öteye gidecek, otobüste ayakta kalmış... o halde bile okuyordu insanlar.

evet, ben de aynı şeyi hem amsterdam'da, hem de paris'te gözlemledim. gerçekten toplu taşıma araçlarında birçok kişinin elinde okuyacak birşeyler mutlaka bulunuyordu. amerika'ya yaptığım gezi sırasında başkaca ilginç bir gözlemim de olmuştu. beni misafir eden ailelerin evlerinin her yerinde, koridorda bile, mutlaka okuyacak birşeyler oluyordu. bir yere oturduğum zaman elimi attığım yerde ulaşabileceğim bir kitap mutlaka bulunuyordu.

ancak orada ilgimi çeken birşey olmuştu: her konsolun üzerinde kitap olmasına karşın evlerde doğru düzgün bir kütüphane yoktu. sağda solda duran kitapları karıştırdığım zaman da okunduklarına ilişkin bir belirti, örneğin kitabın bir yerinde bir ayraç görmedim. tertemizdi kitaplar. kitapların konuları da birbirlerinden çok bağımsızdı, gelişi güzel konularda kitaplar vardı. o zaman bu kitapların yalnızca birer "dekorasyon ögesi" olarak düşünüldüklerini, aslında okunmadıklarını düşünmüştüm.

şimdi de avrupalıların toplu taşıma araçlarında harıl harıl kitap okuyor olmasının aslında bir tür "kaçış" olduğunu düşünüyorum. çoğunlukla birbirlerine mesafeli davranan avrupalıların toplu olarak bulundukları taşıtlarda çoğunlukla göz göze gelmek istemedikleri için sürekli okuduklarını düşünüyorum. çünkü bir kitap insanı içinde bulunduğu gerçeklikten uzaklaştırmanın en başarılı yöntemidir. yakınlarında yabancıların bulunduğu bu ortamdan başlarını yazılara gömerek uzaklaşmaya çalışıyorlar gibi geliyor bana.

bu tezime birinci önemli kanıtım aynı avrupalıların arabalarda kitap okumamasıdır. arabada yolcu olarak bulunan avrupalıların ellerinde okunacak pek birşey görmüyorum. iyi bir kitabı elinden bırakamadığı için metroda okumayı sürdüren bir kişinin aynı kitabı arabada yolcuyken de okuması gerekmez miydi?

bir diğer kanıtım ise ortalama bir avrupalının tv başında geçirdiği süre ile bir türk ile neredeyse aynı. çok rahatlıkla iddia edebilirim ki iyi bir kitap tv izlemeye engeldir. metroda kitap okuyan kişinin eve varınca tv başına geçmesinin açıklaması nedir acaba? ortalama bir avrupalının bir türk'e göre daha fazla spor yaptığını da bildiğimize göre evde kitap okumak için kalan zaman çok sınırlı olsa gerektir.

ama bu tezimin herkes için geçerli olduğunu iddia edemiyorum. hatta kaçış olsun diye okuyan bir kişinin her seferinde bunu yaptığını da söyleyemiyorum. kaldı ki "hangi nedenle okursa okusun, yeter ki okusun." sözüne karşı diyecek birşeyim de yok. çünkü ben de böyle düşünüyorum. ama otobüse binerken hiç tanımadığı yan koltukta oturan kişiyle inene kadar komşuluk ve arkadaşlık eden yurdum halkının, az okumasına karşın, iletişim becerisinin avrupalılardan yüksek olduğunu da eklemeden edemeyeceğim.

(birinci resim muiden şehrindeki muiderslot şatosu, ikinci resim bir alışveriş merkezinde gördüğüm heykel, üçüncü resim amsterdam üzüm bağları)

1 yorum:

Ergin dedi ki...

Aslında bizim otobüslerde oturdukları koltuğu yaşlı vatandaşlara kaptırmaktan kaçan gözler de kitap okusa bir anlamda avrupalılara benzermişiz..