2 Mayıs 2012 Çarşamba

o günlerde kaynaklar insan kaynıyordu...

kaynaklar vadisi genel görünümü
izmirli kaya tırmanıcılar 10 yıldır buca kaynaklarda kaya tırmanış şenliği düzenliyor, bir tanesine bile gitmemiştim. bu sene arkadaşlarımın katılacağını duyunca niyetine girdim. niyetine girdim dediysem antrenman filan yaptığım sanılmasın, niyetine girdiğim tek şey orada olmak.

zirve dağcılık (planladığı etkinliği yapamayacağını anlayınca) ısrarlarıma dayanamayıp rotayı kaynaklar'a çevirmeyi kabul etti. son gün aracın iptal edileceği söylendi ama araç kaldırmaya niyetlenen diğer bir grup ile birleşerek aracı kaldırmayı başardılar. araç kaldıramasaydılar bile bir biçimde gidecektim ama gereksiz heyecan oldu işte...

öğlene doğru vardık şenlik alanına ve ilk iş çadır attık. yılda bir kez çadır kurduğumdan acemiliğim tuttu. esen şiddetli rüzgar iki kazık ve iki taş ile daha iki tarafını ancak sabitleyebildiğim çadırımı uçurdu. neyse ki real'den aldığım 40 TL değerindeki yazlık çadırım hasar görmedi. bu arada da herkes çadırlarını zeytin ağaçlarının altına kurarken ben çadırımı izmir güneşinin tam altına kurmuşum, iyi mi!!! gündüz çadıra girmek haram oldu ama yine de büyük bir sıkıntı olmadı. önemli olan ortamı solumak...

ilk gün öğleden sonra tırmanış partnerim hale ile sektörlere bir göz atalım dedik. ilk gittiğimiz sektörde insanlara sektörün adını sorduk. yanıt "sektör ne?" oldu. meğersem gittiğimiz yer kaynaklar'daki rotaların bulunduğu sektörlerden birisi değilmiş. orada bulunanlar da diğer her yer çok kalabalık olduğu için sakin bir eğitim yeri arayan yenilermiş. ilk atışta sektörlerin olduğu yeri bile bulamadığımıza gülerek, biz de onlarla birlikte biraz kısa kaya yaptık.

BTC Rules!
sonrasında da "ön yüz" sektörüne insanları seyretmeye gittik. herkes bir telaş içinde tırmanıyordu. kaynaklarda düşündüğümden çok daha fazla rota ve sektör varmış. her yer tırmanıcı doluydu. ama ben daha kısa kaya yaparken kolları şişirdiğimden ve bir yıldır giymediğim frikşınlarım ayağımı acıtıyor olduğundan asıl sektörlerde insanları seyretmeyi tercih ettim.

akşam yemeğinde sponsorlardan banvit'in verdiği köfteleri, mangalda az pişmiş olarak yedikten sonra gece zorbey ve mümin'in (petzl türkiye tırmanış takımı) bu sene gittikleri çin etkinliğinin sunumunu seyrettik. zorbey ve mümin birbirlerine takılarak (bir nevi hacivat karagöz gibi) bir sunum yaptılar. içine kapalı çin toplumunu az bilinen yönleriyle aktardılar. bu arada türkiye dağcılığı ve kaya tırmanışının da ne kadar geri olduğunu vurgulamayı ihmal etmediler.

gündüz hava kapalıydı. gece ise iyiden iyiye soğudu. geceyi incecik uyku tulumunun içinde titreyerek geçirdim. 'burası izmir, ne soğuk olacak' deyip en ince uyku tulumum ile gelmiştim, yanılmışım. (neredeyse bere bile almıyordum da sevgili karım sağolsun. hayatımı kurtardı resmen.)

ikinci gün köyde kahvaltı ile başladı. dün yaptığım yarım saatlik kısa kaya yüzünden ağrılarım sürüyordu. çınarın altındaki kahvaltı uzadı da uzadı. ardından sevgili dostum uğur ve btc ekibi geldiler. zaten tırmanmaya pek hevesli olmadığımdan günü onlara takılarak geçirdim. onlar tırmanmaya gittiklerinde ise fotoğraf çekme bahanesiyle yine tırmanıştan kaytardım. (geçen sene aldığım nikon D90 fotoğraf makinesini açık havada denemek için sabırsızlanıyordum. sonuçlar berbat. bu dijital SLR işi düşündüğümden çok daha zormuş. zaten pek elime alacak zaman bulamıyorum. teknolojik aletlerden de çok iyi anlamıyorum. sonuçları doğal kabul etmek lazım.)

ikinci günün akşamı 'beklenen' echoes konseri vardı. 10 senedir şenliğe geliyorlarmış. solist ilk şenliği filan anlattı kısaca. sonra da bütün gece süren rock müzik. iyi çalıyorlardı, ama gece çok soğuktu. bas gitaristin önü açık gömleğiyle bütün gece çalabilmesi beni hayretler içinde bıraktı. çünkü tırmanıcı ahalisi ateşlerin çevrelerinde öbeklendi resmen, öyle bir soğuk vardı. ben soğuğa ve yorgunluğa gece yarısına kadar dayanabildim, sonra çadırıma kaçtım. titreyerek bir gece daha geçirdim. neyse ki çadırımı sakin bir yere kurmuşum, konserde azanlar beni çok rahatsız etmedi.

son gün sabah yine çınarın altında kahvaltı ettik. çınarın altı kahvaltı için muhteşem bir mekan. pazar günü aşırı kalabalıktı. pazartesi ise (tatil olmasına karşın) oldukça sakinlemişti. geç kalkan birçok insan çadırlarını toplayıp şenlik alanını terk etmeye başladı. bunu görünce nedense bana bir tırmanış hevesi geldi. uğur ve btc ekibi kahvaltıya gelirken ben de tırmanmak için yukarı doğru hareket ettim.

bilge, ayşen'in emniyetini alıyor
benim tırmanabileceğim zorluktaki rotalar artık boşalmıştı. hale kendi işleri için bir gün erken ayrıldığından zirve'den ibrahim aldı emniyetimi. ibrahim'in yoğun desteği (ve arada asansör filan yapmasıyla) bir tane 5+ ve bir tane de 6 derece (pilli bebek) rotayı üstten emniyetli çıktım. birkaç deneme daha yapsaydım lider bile çıkardım kanımca. öyle bir gaz gelmişti, görmeliydiniz...

ama günü tadında bırakmaya karar verdim. öğlen saatlerinde sevgili dostum uğur'un ankara'ya doğru yola çıkacak olması nedeniyle aşağı inip onunla vedalaştım. böylece şenliği de başarılı (!) tırmanışlar ile kapatmış oldum:)
kaynaklar canlı varlıklar açısından da pek zenginmiş. ikinci gün öğleden sonra çadırda keyif yaparken üzerimde gezinen bir kene gördüm. neyse ki daha ısırmamıştı. civardaki ağıl ve hayvanlar yüzündendir diye düşündüm. son gün aşağı inerken ise yücel iki yerde yılan gösterdi. o göstermeseydi ben yine görmezdim ve böyle tırsmazdım.
şenliğe emeği geçen herkesin ellerine sağlık, çok eğlendim... "raki, sis kebap şok gusel. yine gelecek ben!"

Hiç yorum yok: