4 Eylül 2009 Cuma

ailemize yeni bir motosiklet katıldı

size bahsetmeye hiç fırsat bulamamıştım: mart ayında ikinci motosikletimizi aldık.

CBF 150'nin yanına hangi motoru katacağımıza karar verme süreci oldukça sancılı geçti. hayatım boyunca 650 cc.lik bir enduro sahibi olmayı düşledim. her türlü yol koşulunda sürmek için tasarlanmış enduro motosikletlerin bana en uygun tür olduğunu düşünüyorum. bu yüzden bütün kış enduro motosikletlerin fiyatlarını inceledim, özelliklerini araştırdım. sonunda uzun uzun inceledikten sonra bir maxi-scooter almaya karar verdim. 'nasıl yani?' diye sormayın. öyle oldu işte. eğer 650 cc.lik bir motosiklet alsaydım bir sezonda en çok 2.500-3.000 km. yol yapabilecektim ve yalnızca hafta sonları kullanabilecektim ama ben her gün kullanmak istiyordum. takım elbise ile 650 cc.lik motosiklet kullanmak da çok zor olacaktı vs. vs. aman, sizi ikna etmek zorunda değilim, öyle karar verdim işte.

maxi-scooter almaya karar verdikten sonra sıra hangisini seçeceğime karar vermeye geldi. ikinci el alacaktım. öncelikle kendime bir fiyat limiti belirledim. "bir enduro değil de bir maxi-scooter alacaksam ödeyeceğim para en çok 4.000 TL olmalı" diye uyduruktan bir limit belirledim kendime. CBF 150 şehir içinde kullanmak için fazlasıyla yeterli bir güce sahip. bu nedenle "alacağım maxi-scooter da bu kadar bir güce sahip olsa yeterli olur" diye düşündüm. ama maxi-scooter kategorisinde türkiye'de 150 cc.lik motosiklet bulunmadığını fark ettim. daha çok 400 ve 650 cc.lik maxi-scooterlar var türkiye karayollarında, onların da fiyatları ikinci el olarak bile benim kendim için belirlediğim limitin oldukça üzerinde. sahibinden.com'da 3 tane 150 cc.lik maxi-scooter vardı ve fiyatları benim belirlediğim limite uygundu. ama onlarda da yedek parça sorunu olduğunu öğrendim. uzatmayayım, son çare olarak motosiklet mağazalarını gezmeye karar verdim. işte ilk defa o zaman başka bir problemle daha karşılaşacağımı anladım: maxi bile olsa scooterlar benim için çok küçük. direksiyon dizlerime çarpıyor. üzüntü ve muz kabuğu. ama bu durum eldeki seçenekleri çok azalttığı için seçim yapmamı kolaylaştırdı.

sonunda bir mağazada gördüğüm yamaha x-max 250'leri beğendim. ikinci el olanlarda bile fiyat limitlerimin üzerindeydi ama isteklerime en yakın olan model buydu. internette biraz araştırma ile 2008 model 11.000 km.de bir tane buldum. fiyat 6.500 TL idi ama beğenmiştim ve haftasında aldım. böylece motorlu taşıtlar vergimiz bir araba ve iki motora yükselmiş oldu.

yeni motosikletim bir kez park halinde iken kaza geçirmişti. ufak tefek hasarlar vardı. motosikleti almadan götürüp servise göstermiş ve onay almıştık. yürür aksam çok iyiydi. aldıktan hemen sonra da bakıma soktuk. frenler bitmiş, yenileriyle değiştirildi. herşeyi gözden geçirildi.

yeni motosikletimin ilk sürüşünde hemen en önemli özürünü fark ettim. bacakların arasında bir depo bulunmadığından virajları almak oldukça zor oluyor. yatmıyor bir türlü, o yüzden de dönüş çizgisini kaybetmek çok kolay oluyor. bir de gazı biraz fazla açarsan hemen arkası kaymaya başlıyor.

ama genel olarak en çok zorlandığım konu motosikletin süspansiyonlarının oldukça sert olması. bozuk türk yollarında bazen nasıl işkence olduğunu anlatamam. yalnızca bu yüzden otobanlardan gittiğim ve ara yollara girmediğim çok oluyor.

yeni motosikleti alınca hanım artık beni CBF 150'ye bindirmez oldu. geçenlerde yeniden bir bindim, vitesleri kullanmakta epey zorlandım. Ama CBF 150'nin ne kadar iyi bir motosiklet olduğunu da daha iyi anladım. çok hafif ve kullanımı çok rahat kesinlikle.

bakalım 650 cc.lik bir enduro'yu ne zaman alabileceğim...


1 yorum:

tRAD dedi ki...

Cok guzel, gule gule bin!