13 Haziran 2012 Çarşamba

10.06.2012 dünya çevre günü...

sevgili dostum balaban bir tarihlerde "bir süre motora bindikten sonra bisiklete binince rampalarda gaz veresim geliyor" demişti. bendeyse tam tersi oluyor, bisiklete binip motora binince aynı kıvraklıkla kullanabileceğimi sanıyorum.

pazar günü "dünya çevre günü kıtalararası bisiklet gezisi" vardı. ılgaz iptal olunca cumartesi yürüdük, pazar da yine bisikletle köprüden geçelim dedik. köprüden geçmek her zaman olduğu gibi çok eğlenceliydi ama öncekinden çok farklı bir organizasyon vardı.

öncelikle buluşma yeri taksim meydanıydı ve müthiş bir trafik vardı. gerçi bizim için iyi oldu, cumartesi gününün yorgunluğuyla biraz geç uyandık ve taksim'e kadar arabayla geldik ama bir hayli gürültülü ve kalabalıktı. avrasya boğaz geçişimizden çok daha kalabalık bir etkinlikti. avrasya'da yıldız parkında çimenlere yayılmış keyifli keyifli organizasyon saatini beklemiştik. burada elif'i oyalamak epey zor oldu.

katılımcı profili de çok farklıydı. avrasya'ya katılanlar biraz daha yarışçı havasında, biraz daha iddialıydı. burada ise daha bir halk organizasyonu havası vardı, daha bir geziye benzer bir ortam vardı... avrasya'da bizim gibi çocuğuyla gelmiş bir-iki kişi vardı. buradaysa sarıhan ailesi dahil birçok aile bizim gibi çocuklarıyla gelmişti. etkinliğe başlamadan elif'le birçoğuna gidip 'merhaba' deme şansımız oldu...

taksim meydanı
ancak en büyük sıkıntıyı sanıyorum bitiş yeri olan harem'de çektik. yüzlerce bisikletli sıcağın altında, bir otoparka sıkışmış halde, pek de anlaşılmayan konuşmalar dinledi ve çekiliş bekledi. oysa avrasya'da caddebostan sahilinde bitmişti etkinlik ve yine çimenlerin üzerine yayılmış, organizasyon komitesinin verdiği su ve sandviç eşliğinde dinlenmiştik.

parkur bisikletçilerin yıldız yokuşunu çıkmaması için mecidiyeköy'den geçirilmişti. yolu uzatan bu farklılık beni çok rahatsız etmedi ama yıldız yokuşunu da rahatlıkla çıkardım, sorun etmezdim.

özetle bence avrasya'nın organizasyonu daha iyiydi.

bisikletçiler ise muhteşemdi, ikinci defadır tüm istanbul'a bisikletlere yer açılmasını istediklerini haykırdılar her fırsatta. bu sırada trafiğe kapatılmış yollarda geçmemizi bekleyen istanbullular bize ne kadar hak verdiler bilemiyoruz ama biz talebimizi ortaya koyduk...

bu sefer elif'in uyumasına izin vermedik ve bu sefer köprüde bol bol fotoğraf da çektirdik. gerçi elif sürekli boğazı seyrettiği için köprüdeyken yüzünü çekmek çok zor oldu ama birkaç fotoda zoru başardık...

her ne kadar ben bisikletlere trafikte yer açılmasını ve tüm modern şehirlerde olduğu gibi şehir içinde bisiklete binmeyi çok istiyorsam da istanbul'un pis havasında ve saygısız sürücülerinin arasında bisiklete binmek uzun süre bir hayal diye düşünmeden edemiyorum....

boğaz köprüsü hatırası...


Hiç yorum yok: