31 Ekim 2008 Cuma

paris’teki en çirkin yapı: eiffel

eiffel kulesi, fransa'nın simgesi olmasına karşın paris'te ilgimi en az çeken yapıydı. paris'e giden herkesten bir kez dinlediğim, bolca resmini gördüğüm, hakkında epey çok şey duyduğum ve okuduğum için benim için artık ilginçliğini yitirmişti. tıpkı yeterinden uzun süren bir televizyon dizisi gibiydi. bu yüzden eiffel kulesi'ne gitmek için hiç acele etmedim.

öncelikle şunu söyleyeyim: eiffel'in paris'in her yerinden görünmesi yalnızca bir abartı. paris'in her yerinde çok eski, çok görkemli ve yüksek yapılar var. bu nedenle kentin birçok yerinden eiffel hiç görünmüyor. hoş görmek isteyen de pek yok.

bir tarihte izmir'de bindiğim bir şehir hatları otobüsünde, en arka koltukta liseli çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı:

- izmir'in en güzel manzarası da varyant'tan aşağı inen otobüslerden seyrediliyor.

- evet, evet. hele de güneş batıyorsa... katmerleniyor o güzellik.

- hilton'un ne kadar yüksek olduğu da daha iyi anlaşılıyor bu yükseklikten

- di mi! izmir'in erkeklik organı gibi duruyor... ehe ehe ehe!!!

gördükleri görüntüyü, yeni ergen düşünceleriyle yorumlayan o arkadaşlarımın eiffel kulesi için ne diyeceklerini çok merak ediyorum. tepesindeki televizyon vericileri ile birlikte 327 m. yükseklikte, daralarak yükselen sivri, demir bir ok.

şimdi şu alıntıyı bir okuyalım:

"... kule, (ilk yapıldığı dönemde) onu bir utanç lekesi olarak gören paris halkının tepkisini çekmiştir. bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. bugün ise eyfel kulesi, dünyanın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir..."

gördüğünüz gibi sayın seyirciler, zaman içinde güzellik anlayışı nasıl da değişiyor. yapıldığı dönemde sanatçı ve edebiyatçı çevresinin hiç beğenmediği, paris halkının tepkisini çeken bir yapıyı şu anda yılda altı milyon insan ziyaret ediyor. sanırsınız herkes bayılıyor. kulenin altında upuzun kuyruklar oluşuyor. kulenin dört ayağında yer alan asansörler vızır vızır, yukarıya insan taşıyorlar.

bana göre eiffel kulesi'nin görsel olarak hiçbir güzelliği yok. yalnızca simgesel bir anlamı var. eiffel kulesi, fransız devriminin 100. yıl kutlamaları için 1887 yılında yapılmaya başlanmış ve 1889'da bitirilmiş. önemi bu. fransız devriminin ruhunu yaşatıyor, yaşatmalı.

bana göre eiffel kulesi'ni kalabalık bir yer haline getiren belki de tek neden paris'i yüksekten görme isteği. paris'te –montmartre tepesini saymazsak- hiçbir önemli yükselti bulunmuyor. eiffel kulesi, maine-montparnasse kulesi ve montmartre tepesi şehri yukarıdan görebileceğiniz yegane yerler. işte eiffel kulesini ilginç yapan tek şey paris'i yukarıdan görebilme olanağı. üç tane seyir terası bulunan eiffel kulesi'nin en yukarısındaki seyir terası 276 metre yükseklikte. kalan herşey pazarlama. insanlar bu güzel şehri yukarıdan görmek istiyorlar, o kadar.eiffel kulesi mimari olarak ya da görsel olarak hiç de güzel değil. paris'te mimari olarak 'güzel' olarak adlandırılabilecek o kadar çok yapı arasında bence eiffel kulesi'nin adı bile geçmez. ama çevredeki onca güzel yapıyı yukarıdan seyretme düşüncesi oldukça çekici olsa gerek. geçenlerde bu tezimi doğrulayan birşey duydum: adamın birisi her akşam eiffel kulesi'nin üzerindeki restauranda yemek yiyormuş.

- neden bu kadar sık burada yemek yiyorsunuz? diye sormuşlar.

- paris'te eiffel kulesi'ni görmeden manzara seyredebildiğim tek yer burası da o yüzden. demiş.

yine de eiffel kulesi'ni güzel bir yerden görmek istiyorsanız adresiniz 'trocadero meydanı' olmalı. buradan eiffel kulesi'ni çevresiyle birlikte bir bütün olarak görebiliyorsunuz. arkasındaki ve önündeki parklarla birlikte gördüğünüzde biraz olsun birşeye benzetebiliyorsunuz. bizim paris'te bulunduğumuz dönemde fransa avrupa birliği dönem başkanlığı'nı yürüttüğünden geceleri masmavi ışıklandırılıyordu. kulenin üzerine de, dairesel olarak konumlandırılmış, sarı renkli yıldızlar yerleştirilmişti. böylece bir avrupa birliği bayrağı görüntüsü yaratılmıştı. trocadero meydanı eiffel kulesiyle birlikte fotoğraf çektirmek için belki de şehirdeki en uygun meydan. çünkü bu kadar büyük bir yapıyı yakından kadraja yerleştirmek mümkün olmuyor.

biz trocadero meydanından eiffel kulesinin altına kadar yürüdük ama tüm günü bu çirkin, demir kulede geçirmemek için bilet kuyruklarına hiç girmedik. yakından incelemekle yetindik. kulenin ayaklarından bir tanesinden eiffel'deki restaurant'a çıkılıyor. eğer bilet kuyruğu beklemeden manzara seyretmek isterseniz bu seçeneği kullanabilirsiniz. ancak girmeden kapının önüne konmuş olan mönüye ve özellikle fiyatlara bir göz atın derim. ben bir tatlı su gezgini olarak belli bir bütçenin dışına çıkmadan geziyorum ve size rahatlıkla söyleyebilirim ki eiffel'de yemek yemeye kalksaydım tüm gezi bütçem kadar bir para harcardım herhalde. gördüğüm en pahalı yemek listesiydi.

tatlı su doğaseverleri olarak biz kulenin üzerine çıkmak yerine, "champ de mars" denen, neden böyle dendiğini bilmediğimiz yeşilliklerde turlamayı seçtik. sonra da yönümüzü eiffel kulesi'nin hemen yanında uysal bir biçimde akan seine nehri'ne çevirdik. "bateaux parisiens" denen belediye teknelerinden birisine binip seine nehri'nde bir tura çıktık. paris'in en güzel yapıları, louvre sarayı, d'orsay sarayı, notre dame katedrali... hep seine nehri'nin kıyısında. tekne turu bu yapıların çoğunu görmenizi sağlıyor. eiffel kulesi'nin oradan başlayan tekne turu, üzerinde notre dame kilisesi'nin bulunduğu adaya kadar gidip adanın çevresinden döndükten sonra aynı bağlama yerinde sizi indiriyor.

bu tura mutlaka katılmak gerekir diye düşünüyorum. teknede, bir örneğini müzelerde gördüğümüz "önemli eserleri anlatan telefon"lardan var. 9 dilde yayın yapılıyor bu telefondan. (ama ne yazık ki bunlardan bir tanesi türkçe değil.) yabancı dil biliyorsanız yanından geçtiğiniz yapıların ne olduğunu telefondan öğrenebiliyorsunuz.

ne yazık ki tatlı su gezginleri için gezdiği yerlerde yapılabilecekleri sıralayan bir arama motoru daha yapılmadığından biz önce yapıları gezdik, sonra tekne turu yaptık. oysa ilk paris'e geldiğimiz zaman bu turu yapmış olsaymışız daha anlamlı olacakmış. gezdiğimiz yapıları bir kez de seine nehri'nden görmek çok anlamlı olmadı. bunun üzerine bir de nehrin seviyesinin yapıların seviyesinden epey aşağıda olmasını eklediğinizde tekne turu bizim için daha çok yorgun ayaklarımızı dinlendirme zamanı gibi geçti. ancak akşam ışıkları eşliğinde bu teknelerden birisinde yemek yemenin ne kadar keyifli olacağını sizlerin takdirine bırakıyorum...

(daha fazla resim için: http://picasaweb.google.com/ozgurkayacik/Eiffel# )

Hiç yorum yok: